Yazar Betül Fırat, dört yıla sekiz kitap sığdırarak edebiyat dünyasında adından söz ettiriyor. Yazar Fırat; ‘Mavinin Fecri’, ‘Mihrinin Hicranı’, ‘Heybemden Dökülen Öyküler’, ‘Siyah Şapkalı Adam’, ‘Derin Mevzu, Konuşacaklarımız Var’, ‘Kayıp Lapis Lazuli’, ‘Öykü Muhiti’, ‘Ay Işığında Hikâyeler’ isimli eserlerini okuyucuyla buluşturdu. Ziraat
Büyük zaferi kutlayalım. Cumhuriyetimizin 100. Yılını coşkuyla kutluyoruz. Tam 1 asırlık oldu Güzel Türkiye’m. Kuruluşunun ardından devrimleri ile de anıldı. Mustafa Kemal ATATÜRK gibi bir dünya lideri ile bütün savaşlardan zaferle çıkarak, düşman işgalinden kurtularak kuruldu. Sadece savaşlar mı? Cahilliğe, bağnazlığa, başka
İnsanlar olarak ne kadar çabuk tüketiyoruz her şeyi. Yeni trendler çıkıyor ve diğerini unutuyoruz. Edebiyat ve sanat için de bu geçerli midir acaba? Aslında büyük bir değişim söz konusu, özellikle de şiir türünde. Ölçülü ve naif şiirler yazılırken bir anda ölçüsüz ve
Ne çok şey kaçırıyoruz hayatımızda. Bu bazen bir otobüs oluyor bazen de bir fırsat. Kimi zaman da gözden kaçırdıklarımız oluyor. Bazen hayatı bile kaçırabiliyoruz. Bu kaçırmanın adına bazen hayat telaşı diyoruz bazen de bahane. Asıl yapmamız gereken farkında olarak yaşamakken biz baharları
Edebiyat, kelimelerin dansıdır; düşüncelerin, duyguların ve hayallerin tuvali. Bir yazar için edebiyat, dünyayı anlamlandırmanın, insan ruhunun derinliklerine inmenin ve toplumsal olaylara ışık tutmanın bir yoludur. Okuyucu içinse, edebiyat bir kaçış, bir öğrenme, bir kendini bulma serüvenidir. Kimi zaman bir aşkın tatlı sızısını,
Hiç rezil oldunuz mu bilmiyorum ama bazen kepazeliklere şahit olabiliyor insan. İnsanları rencide edici konuşmanın adı şov olmuş. Şov yapmak uğruna da karşısındakini yerin dibine sokmak da adet olmuş. Eskiden bir saygınlığı vardı programların. İnsanlar bir saygı çerçevesinde ve ince espri nezdinde