
Boş sokaklar gibi içim. Dışımda ışık varsa o umudumdur. *** Kimsesiz duraklar gibi içim. Çevrem kalabalıksa yalandır. *** Üşür içim her güneş batımında. Gülümsemem sıcaksa eylemimdir. *** İçimde bir sükunet var. Dışım şen olsa ne olmasa ne. *** İçimde bir yiğit feryadı

Bazen yorulur insan… yorulur içindeki duyguları taşımaktan. Ağır gelir bazen her şey. Bir tan vaktinde anlar yılların onu ne kadar yorduğunu. Kimisi sevgisini taşır kimisi hasretini kimi de gördüğü riyakarlığı taşır içine. Biri geleceğe taşır her şeyi biri de ansızın yorulur işte.

Ne kadar çok zaman diyoruz… “Biraz zamana ihtiyacım var.” İle “Zamanla olur.” arasındayız. İnsanların tutamadıkları tek şey zaman olsa gerek. Zamanı konserve yapıp daha sonra kullanamayız. Kumbaramızda biriktiremeyiz. Her zaman da yarışırız zamanla bizi geçeceğini ve bizden geçeceğini bile bile. “Zaman armutları

Hayatı gerektiği gibi yaşadığımızı düşünüyor muyuz? Daha doğrusu hayatı dolu dolu yaşayabiliyor muyuz? Sadece gezip görmekten veya eğlenmekten bahsetmek hayatı iyi yaşadığımız anlamına gelmez. İnsanlar nedense hobi edinmekten kaçınıyor. Hayat telaşları fazla olsa gerek. Durup dinlenmeye ve farklı ve kendilerini geliştirebilecekleri şeylere

İnsanlara baktığınız zaman herkes bir idol arıyor kendine. Başkalarına idol olmak ise kimsenin aklından geçmiyor sanırım. Yaptığınız işte en iyisi olup çevrenize ilham vermek varken başkalarının izinden gitmek daha kolay geliyor olabilir. Halbuki herkes kendi izini yaratmalı bu dünyada. Başkalarına ‘Örnek’ olmalı.

Her zaman her şeye hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Belli bir hukuksal çerçevede de hakkımız var zaten. Mesela insanca yaşamak en doğal hakkımız. Ondan da önce yaşayabilmek de haklarımız arasında. Belirli kurallar ve adalet sistemi içinde elbette ki haklarımızın korunmasını istememiz en doğalı. İnsan