İnsanlar insanlar içinde yaşar ama bazen insana hasret yaşarlar. Çevremizde neler olup bitiyor haberimiz olmadan deviririz günleri. Dikkatli olmadığımızdan mıdır yoksa duyarsız olduğumuzdan mıdır bilinmez ama bazen duymayız insanları.
Kiminin yardıma ihtiyacı vardır kiminin üzerindeki yükü atmaya kimi de sadece anlaşılmak ister.
Yeterince duyarlı olunursa belki hepsinden haberimiz olur. Özellikle biri ‘Aman’ dilemese bile insanlara dikkat ettiğinizde kimin neye ihtiyacı var belli olur zaten.
Duyarlılık farklı bir şey o yüzden. Gelen herhangi bir yardım çağrısına cevap vermek, insanlara karşı iyi davranmak ve ihtiyaç halinde insanların yanında olmak gibi bir sürü şey sıralanabilir duyarlılık için.
Aslında en önemlisi de yanınızdaki insanların o anki ruh halini anlayabilmek ve onları umursadığınızı göstermek için bu ruh haline uygun davranmak.
Herkes de bulunmasa da yakın çevreden beklenen şeydir duyarlı olunması. Sizin zor durumunuzda diğer insanların size eşlik etmesidir. Aynı şekilde sizin de diğer insanlar için yardıma hazır olmanızdır.
Diğer duyarlılığımız ise doğaya olmalı. Ortak kullandığımız evreni mahvetmeden yaşayabilmektir mesele. Mesela doğal kaynakların sınırlı olduğunu bilerek ve koruyarak daha da önemlisi temiz tutarak yaşamak yüksek duyarlılık gerektirir.
Diğer yandan sadece yakın çevremiz değil yaşadığımız dünyadaki diğer toplumları da düşünerek yaşamamız gerekir.
Paylaşmak yeterince duyarlılık göstergesi olup insanlara saygı göstermek de aynı şekilde duyarlılık göstergesidir.
Hiçbir şey yapmasak bile çevrede olup biteni anlamak ya da insanların duygu durumu ya da hallerinin değişimini anlamak bile duyarlılıktır.
Bir insanın çevresine, insanlara ve doğaya dikkat etmesidir aslında duyarlılık ve başlı başına insanın kişiliğiyle alakalıdır.
İçinizdeki gürültüden kurtulup yaşadığınız evreni dinlemeniz gerek. Evrenin bize fısıldadıklarını duyarız belki de.
Yazar ve Şair Betül FIRAT