Barış tanım itibariyle; “Toplumlar, küçük zümreler ve insanlar arasındaki ilişkilerin; uyumlu ve iki tarafa da zarar vermeyecek şekilde olması durumu.” diye tanımlanmış. Uyumluluk ve zarar vermeme ön plandaysa barıştan söz edebiliriz demek ki…
Toplum olarak “Yurtta sulh, cihanda sulh.” diyen bir Ata’nın milletiyiz. Ne kadar da doğru; barışın her yerde olması gerekli.
Kendi açınızdan ne kadar iyi olursanız olun toplumdaki veya dünyadaki huzursuzluk sizi de huzursuz eder. Her zaman da çevrenin ve dünyanın sorunlarını dert ediniriz insani olarak ki; biz de rahat olabilelim.
Sadece iyilik kelebek etkisiyle iyilik olarak çıkmaz; kötülüklerinde bu şekilde dönüp dolaşıp geleceği yönünde kanaat getirebiliriz.
Sürekli takvimlerde tarihler işaretliyoruz. Bugün günlerden “Dünya Barışı” günü mesela; bunu kutlamamız gerekli. Dünya ne kadar barışık peki?
Dünyayı toplumlar ve en nihayetinde bireyler oluşturur. Dünyanın kendi kendine çıkarmıyordur savaşları, kaosu. Yine işin içinde insan faktörü yer alıyor. O zaman insanların barışması gerekli.
Bir sorunu basite indirgeyince çözümü de bir o kadar basit oluyor. Barışı da buna dâhil edebilmek gerekli.
Gerçeklikte ise dünyanın barışması mümkün gözükmüyor. Hayatta bu kadar çıkar çatışması, üstünlük sağlama ve sömürü varken en azından daha yolumuz var barışa.
Başka bir konu da var ki dünya derdinden beter. İnsanların önce kendisiyle barışması gerekli. Kendisine yardım edemeyenin kimseye faydası olmaz, nihayetinde.
Yine tüme varım yapacak olursak önce kendimizle yüzleşmemiz gerekli. Değişim bir anda olmaz ve sancılıdır. Düşünce yapılarımızı ve kendimizi barışa yönelik değiştirebilirsek toplum da ona göre şekillenecektir; bakarsınız belki dünyayı da kurtarırız.
Kendimizle barışmak ve kendimizi kabullenmek yapabileceğimiz en iyi şeydir; en azından kendimize karşı görevlerimizden biri olmalıdır.
Kime sorsanız dünyayı değiştirmek ister ve çok güzel hayallerle gelir size. Herkes böyle düşünüyorsa bu kadar kötülük, kaos ve düzensizliğin nereden geldiğini açıklayamazlar ama.
İçimizde hırsına yenilenler, üstünlük kurmak isteyenler veya benmerkezcilerdir asıl çıbanbaşları. Dünyaya gözümüzü açtığımızda böylelerinin olmayacağını vaat eden olmadığına göre mecburen bunların varlığını da kabul edeceğiz.
Dünya barışını hep beraber istememiz gerek; ondan da önce kendimize karşı samimi olmamız gerek.
Bir şeylerin değişmesini istiyorsak; Barışalım artık!
Yazar ve Şair Betül FIRAT