Bir şovmenin repliğinden yola çıkarak “Beni anlamıyorsun, benim hallerim var.” Diye girebilirim konuya. Herkes herkesi anlayış göstermek zorunda olsa da anlamak zorunda değildir.
Belki insanlar sizi anlamak istemiyordur. Diğer bir deyişle kabullenmek zorunda değildir sizi ve hallerinizi.
Birbirine benzeyen insanlar iyi anlaşabilirler ki onda bile bir açıklık payı bırakmak gerekir. Kimse kimseye tam anlamıyla uyamaz da anlayamaz da kimse kimseyi tamamen.
‘Anlaşılma hastalığı’ adını takabiliriz buna. Karşınızdakini sürekli kendinize maruz bırakmaktır bu. Karşınızdaki ile ortak müşterekte buluşma isteği olsa da karşınızdakinde böyle bir istek olmayabilir.
Belli bir eksiklikten midir yoksa beklentiden midir bilinmez ama kendini ifade etmeden bile anlaşılmak ister insanlar. Diğer insanların müsaitliğini, halini veya kafa yoğunluğunu bilmeden.
Bir yerde de bencillik oluyor tabi ki herkes beni anlasın düşüncesi. Belki de tam tersi sizin diğerlerinin durumunu değerlendirmeniz gerekiyordur.
Bazen çocuk gibi bir konuda ısrar etmek de insanlara sizin durumunuzla ilgili ip ucu vermek yerine daha fazla irrite edebilir.
Her an ön plana kendinizi koymak belli bir beklenti içine girmenize de neden olur ve istediğiniz anlayışı göremediğinizde bu da hayal kırıklığı getirecektir arkasından. “Az beklenti çok huzur.” Prensibini kullanabiliriz.
Diğer yandan da çözüm odaklı olmak da bu anlamda hayat kurtarabilir. Yani oturup anlaşılmayı beklemek yerine kendinizi ifade edebileceğiniz alanlar bulmak daha yararlı olacaktır. Bu durum sanata da dönüşebilir.
İnsanlar diğer yöntemleri denemek yerine farklı insanlardan beklenti içine girmeyi daha kolay bir yol olarak görseler de herkes birbirinin ne halde olduğuna dikkat etmeyebilir.
Sonuçta herkes için ayrı bir sınav dünyasındayken kim ne kadar bilebilir diğer insanları. En fazla yüzeysel bilgiler ve uzaktan bir samimiyet gösterileri ile karşılaşılır. Diğer türlü zaten ilişkilerin bitişine kadar gidebilecek bir durum, anlaşıma hastalı…
Diğer yandan insanlar birbirine tabi ki anlayış göstermeli, bu başka bir konu. Sözümüz aslında “Kimse beni anlamıyor.” Ya da “Sen de anlamadın beni.” diye hayıflanan anlaşılma hastalığı olanlara.
Bu tarz insanlar her duygu ve davranışını paylaşmak isteseler de bu çevreleri için çok yorucu olacaktır. Bir süre sonra da duyarsızlığa itecektir zaten diğer insanları.
Kimseyi bu hastalıkla mücadele etmek zorunda bırakmayın…
Yazar ve Şair Betül FIRAT