İnsanlar kendileriyle bile ilgilenemezken çevreleri ile ilgili olmaları beklenemez. İlgi arsızı insanlar içinse durum tam tersidir. Herkes kendileri ile ilgilensin isterler. Sizi her durumun içine sokmaya ve ilgilenmeye mecbur bırakırlar. Bir insanın kendine güveni tamsa onay alamsına da ya da farklı şeylerle
Bir şovmenin repliğinden yola çıkarak “Beni anlamıyorsun, benim hallerim var.” Diye girebilirim konuya. Herkes herkesi anlayış göstermek zorunda olsa da anlamak zorunda değildir. Belki insanlar sizi anlamak istemiyordur. Diğer bir deyişle kabullenmek zorunda değildir sizi ve hallerinizi. Birbirine benzeyen insanlar iyi anlaşabilirler
İnsanlar kaç yaşına gelirlerse gelsinler, hayatın da kendilerinin de farkına varmıyorlar. Farkına varılmaması bir kenara kişiliği bile oturmuyor bazısının. Demek ki zaman insanları olgunlaştırmıyor. Olgunluk ve farkındalığın zamanla bir ilgisi yok demek ki. İnsanların asıl hayatı, yaşamı ve değerini anladıklarında başlıyor aslında.
Günümüz hastalıklarından anksiyeteyi bilirsiniz. Bir anda gelen panik duygusuyla aşırı kaygılanma diye biliyoruz uzaktan. Bu tanının insanlarda yaygınlaşması başlı başına bir sorun. İnsanlar geleceklerinden hatta bir sonraki adımlarından kaygı duyuyorlarsa ortaya çıkıyor. İnsanlığın problemi belki de çok bilinmeyenli bir dünyada yaşıyor olmak.
Hayatımızdan renkler alınsa, o melodiler silinse kulaklarımızdan ve anlamlı kelamlar yapılmasa artık nasıl olurduk? İlkelliğe geri dönüş yaşanırdı sanırım. Sadece karnını doyurmak için çalışan ve ruhunu doyuramayan insanlardan nasıl medeniyet beklenir ki zaten. Bir bebek bile ninni dinlediği zaman sakinleştiren hala sanatın
İnsanlar sosyal varlıklardır. Doğaları gereği de sosyalleşmek ihtiyaçlarındandır. Sosyallik ilk aşamada yalnız kalmama dürtüsünden olsa da diğer erken de paylaşma ve haber alma isteğidir. Sosyallik ruha da iyi gelen terapilerden biridir. İlk başta hayatınızı paylaşmak için de olsa birilerine ihtiyaç duyarsınız. Herhangi
Şimdi hiç bilmediğiniz bir tembellik türü ile ufkunuzda çığır açabilirim. Bir şeyi bilmezsin ve bilmediğini de bilmezsin ya öyle bir durum bu. Bilip bilmediğini bile araştırmaya gerek görmeden olduğu gibi kim nasıl derse öyle kabul edip inanırsın. Tam da bundan bahsetmek gerekli.
“Sizce bu başlık olmuş mu?” diye başlasam yazıma muhtemelen gerisini okumaya gerek görmeyeceksiniz. Kendinden emin olmayan birinin yazdığı bir şeyi kimse okumak istemez. Onaylanma dürtüsü de tam olarak budur. Kendinizden emin veya değilseniz de birileri sizi onaylasın istersiniz ve kaybettiğiniz nokta tam
Ne işle uğraştığınız hiç önemli değil. İşinizin ehli misiniz? Bu işle ilgili herkes sizi arıyorsa, cevabınız evet olabilir bu soruya. İnsanlar her ne yapıyorsa yapsın işinin ehli olmaları gereklidir. Başka türlü ya insanları kandırıyorsunuzdur ya da beceriksiz diye anılıyorsunuzdur. En önemlisi de