Günümüz hastalıklarından anksiyeteyi bilirsiniz. Bir anda gelen panik duygusuyla aşırı kaygılanma diye biliyoruz uzaktan.
Bu tanının insanlarda yaygınlaşması başlı başına bir sorun. İnsanlar geleceklerinden hatta bir sonraki adımlarından kaygı duyuyorlarsa ortaya çıkıyor.
İnsanlığın problemi belki de çok bilinmeyenli bir dünyada yaşıyor olmak. Diğer yandan dünya ötesini bilememek de bir erken olabilir.
Nitekim anksiyeteye neden olan dürtüler arasındadır bilememek. Emin olmazsınız ya da bildiğinizden. Kırmızı mı mavi kablo mu derken geçer gider hayat önünüzden.
Aşırı kaygı bir sağlık problemidir, kişiye özel gibi gözükür ama aslında bu bir toplum problemidir. Güvensiz bir dünya ve güvensiz insanlar arasında yaşadığını hissedecek kadar kötü bir deneyim olmuştur kişiye.
Düşündüğünüz de çok da mantıksız değil. Çevrenize bakın, ne kaldı ki güvenecek?
Savaşlarla dolu bir dünya, ne zaman ne olacağı belli olmayan bir toplum ve her herşey olabilir düşüncesi yayan ve sınırlar çizen iradeler.
Paniği ve kaygısı yüksek bir toplum da asla mutlu bir toplum sayılmaz. İnsan ne kadar kendine güvense de içinde yaşadığı topluma güvenemediği her zaman bu atakları yaşayacaktır.
Mutluluğun birinci şartı olmasa da ön şartlardan biri güvendir. İnsan güvenli hissettiği zaman rahat olur. Rahatlık da mutluluk getirebilir.
Diğer yandan bilmediğimiz bir dünyada mutluluk oyunu oynuyor gibiyiz. Şu an mutluyuz evet ama her an bir felaketle dünya başımıza yıkılabilir gibi düşünüyorsanız artık siz de kaygılılar grubundasınız.
Bu durumu aşmanın yollarından biri güven veren irade, güvenli bir toplum ve dünyadır.
O yüzden anksiyetesiz insanlar mutlu toplumlar demektir.
Yazar ve Şair Betül FIRAT