ESKİ DÜNYA

Biz hangi dünyadayız? Merak edenler var mı benim gibi? İçinde yaşadığımız dünyayı tanıyabilenler varsa beri gelsin.

Bizim bildiğimiz hayat bu değil. Belki de eski salıncaklarda kaldı çocukluğumuzla birlikte eğlencelerimiz. Mutluluğumuz da kursağımızda kalıyor bugünlerde.

Bugün güzel bir gün dediğimiz anda bir felaket haberiyle irkiliyoruz. Gerçek dünya burası diye bir ses çalınıyor kulaklara.

Her şeyi bilip algıladığımız için olsa gerek, bütün gerçekler seriliyor önümüze. Algıda seçicilik de olsa bu kadar kötülük fazla bize.

Bir gözümüzü açıyoruz ki savaşlar ortasındayız, bir bakıyoruz ki hastalıklar sarmış her yanımızı, doğal afetleri de hiç geride kalmadan koşar adımlarla diğer felaketlere yetişiyor boyun farkıyla.

Ne zaman böyle oldu bu dünya, diye kendimize sormadan edemiyoruz. Biz mi kötüleştik de yoksa hak ettik bunları, diye de içten içe kemiriyor bizi sorular.

Acıya dayanma sınırımızı da çoktan geçtim ama kündeye bir şey olmadı daha, hadi iyiyiz.

“İnsan ne kadarına daha katlanabilir?” maratonu olsaydı ön sıralarda kazanmıştık yarışı.

Bu dünya yabancı bize. Küçüklükten beri kötülük yapmayalım diye eğitilmiş bir nesil olarak bazen algılamakta da zorlanıyoruz. Yanlışlıkla birinin canını yaksak, vicdanımız peşimizden gelir bize nefes aldırmazdı. Şimdi vicdan da karaborsa ne gören var ne duyan.

Belki de insanlığımızı yitirdik de artık canımızı acıtmıyor kötü haberler. Her zaman oluyor, yapacak bir şey yok, diye geri çekilebiliyoruz.

Pazılın parçaları içimizde eksik kalıyor, bir türlü o boşluk tamamlanmıyor. Bu dünyaya alışık olmadığımız için algılamada da güçlük çekiyorken de boşluklardan boşluk beğenmemiz normal geliyor.

Biz yabancısıyız buranın. Bizi bir yirmi yıl geri götürebilecek biri varsa gelsin beri.

Dünya eski dünya değil artık.

Yazar ve Şair Betül FIRAT

Yorum Yap