HAK, HUKUK, HUDUT

Her zaman her şeye hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Belli bir hukuksal çerçevede de hakkımız var zaten. Mesela insanca yaşamak en doğal hakkımız. Ondan da önce yaşayabilmek de haklarımız arasında.

Belirli kurallar ve adalet sistemi içinde elbette ki haklarımızın korunmasını istememiz en doğalı. İnsan başka ne isteyebilir ki zaten.

İlk olarak iyi ve temiz bir dünyada yaşamak isteriz. Sonra da barış ve huzur dolu ve güven veren bir ortamda hayatımızı idame ettirmeyi istemek de mübah. Dünyadan ne bekleyebilir ki insan zaten daha fazla?

İnsanlar genelde günlük telaşlarda unutuyorlar bazı şeyleri. Kendi haklarını almayı unutanlar da var. Her şeyden önce ‘Can’ sonra ‘Canan’ olması gerekir. Bazen de dünyadaki kötülükleri yeterince görünce de oturup şükrediyoruz, beterini görmedik en azından diye.

Bütün bunların yanında yani hak ararken de insanların hududunu bilmesi gerekli. Hak ararken başkalarının haklarını ihlal ediyorsanız bu da yerinde bir mücadele olmaz.

Elbette ki herkesin kendine layık gördüğü hayatı yaşamalı, imkanlar ölçüsünde.

Her ne olursa olsun bunun da bir sınırı olduğu unutulmamalı. Mesela hakkımızdan fazlasını da isteyen insanoğullarıyız. Burada da hududumuzu aşmış oluyoruz tabi ki.

 Birinin sınırının başladığı yerde bir diğerininki başlar, unutulmamalı. Bir mücadelenin hak olması için de herkesin özgürlük sınırlamasını iyi bilmesi gerekir.

Yoksa yaparken bozmak olur bunlara dikkat edilmediği zaman.

O yüzden hak, hukuk önemli ama hudutları aşmadan olması da önemli.

Yazar ve Şair Betül FIRAT

Yorum Yap