Hayatımız inişlerle çıkışlarla geçiyor. Bu hengâmede de bir dolu dert tasa ile boğuşmamız muhtemel. “En iyisi mi kendimizi teselli edelim.” de buluruz çözümü.
Sorun aşılamıyorsa en azından acısını ağrısını hafifletelim isteriz. Bazen de bu teselli kısmını bir başkası yapar bizim için.
Aslında dağ gördüğümüz kötü durumu normale çevirmek için de gereklidir teselli. Diğer yandan sorun büyük olsa da aşılabileceğine ya da bundan fazla etkilenmemek konusunda işe yarar.
Önemlidir teselli etmek ve olmak çünkü acıyla yaşamaya başlarsanız bir süre sonra melankoli yakanızı bırakmayacak. Bu da kötü son demek.
Belki de bir yerde “Dur!” demektir kötü düşüncelere. Teselli edilirken her zaman bu halin geçeceği söylenir ya.
Bir yerde de bırakmak gerekir depresif ruh halini. Olan olduysa ve yapacak bir şey yoksa da unutmaya başlamak en iyisi. Çünkü taşıdığınız her kötü duygu, ekstra bir yük olarak geri döner.
Hayat kendi seyrinde ilerlerken bir yerlerde aksaklık yaşıyoruz mutlaka. Her gün güllük gülistanlık bekleyemeyeceğimiz de bir gerçek. Bu aksaklıklarda en önemlisi insanın kendini unutmaması ve ilerleyebileceğine olan inancıdır. Teselli de burada devreye girer zaten.
Aslında kötü durum değişmez, geçmez ama duygusal olarak atlatmayı sağlamaktır teselli etmek.
Hayat karalar bağlayacak kadar uzun da değil değersiz de. Bazı felaketlerde evet, insanın elinden gelmese de iyi hissetmek; en azından hala var olduğu için teselli olabilir.
Bazen gerçekten aşılmaz gibi görülür duygu duvarları ama bir sarılmaya ve iki güzel sözcüğe bakar aslında.
İnsanlar ne düşünürse düşünsün, acı baki kalsa da her durum geçicidir. Teselli de zaten bunu göstermek için vardır. Birini telkin ve teselli edeceğimiz zaman söylediğimiz ilk şeydir zaten “Geçecek…”.
Bazen bir bakmışız ki gerçekten geçmiş. Hâlbuki ömür boyu bu ağrı ile yaşayacağımızı düşünmüştük. O yüzden aklımıza ilk gelendir, “Teselli de var bir keramet…”.
Yazar ve Şair Betül FIRAT