FANUS

Bazen bir fanus da hissetmiyor musunuz kendinizi? Bir sınırlandırılmışlık hissi geliyordur hepinize. Bazen nefes alamıyormuş gibi de oluyor insan bu duygunun etkisinde.

Nasıl davranacağınıza ne zaman ne yapacağınıza başkalarının karar vermesi ya da başkalarına göre yaşamak neden oluyor bu hisse.

Sürekli bir telkinler yumağının içinde buluyoruz kendimizi. Onu yeme, bunu yapma, buna asla bulaşma vs. gibi sürekli bir uyarılma söz konusu çevremizce.

İçimizden geçeni ne zaman yapabiliriz, içimizden geleni yaparsak ne olur diye sormayın sakın, direk dışlanırsınız. Ya fanusun için- sağa, sola dönmeden yaşamak- ya da toplumun dışı.

Durduk yere şarkı söyleyemez miyim mesela ya da her randevuya vaktinde mi yetişmem gerekir. Dahası nasıl konuşmamız gerektiği ne yapmamız gerektiği veyahut da ne zaman yapacağınız hep bir kurallar silsilesine takılır.

Bazen insanın içinden gelir… hayatı gelişigüzel yaşamak, ana göre karar vermek ya da biraz kuraldışı olmak. Herkesin de içinde biraz vardır uçarı bir çocuk.

Nedense azıcık bir aykırılık gösterdiğiniz de hemen oyun dışı kalırsınız. Sonunda ya dışlanma ya da kınanmayla biter.

Savaşların olduğu, felaketlerin yaşandığı ve yarınımızın belli olmadığı bir dünyada belki de çok ciddiye alıyoruz yaşamı.

Toplumun bize yüklediği roller ve gerektirdikleri var netice de. Birbirinin aynı hayatlar ya da birbirinin devamı hayatlar şeklinde geçinip giderken iş mi yani biraz gönlümüzce yaşamak şimdi…

Uçlara yaklaşmaya bile hakkımız olmuyor bazen. Fanus neye izin verirse o oluyor sonuç olarak.

Herkes aynı şeyi yapınca ya da herkes aynı şekilde yaşayınca insan kukla sanıyor insanları. Bütün insanlar tek bir tarafa yönlendiriliyormuş gibi.

Herkesin kendi fanusu var tabi ki. Kiminin büyük, kimin dar sınırları ama hepsi sınırlı neticede.

Artık çıkma zamanı gelmiştir belki de fanuslardan. Kelebek olma zamanıdır belki…

Yazar ve Şair Betül FIRAT

Yorum Yap