BÜTÜN SUÇ KALEMİN

“Yazıyor… yazıyor!” diye koşturanları görüyorsunuz. Ne var yazmakta dediği de oluyor insanın.

İnsan yazamaz mı içinde birikeni? İçine dert olanı yazmaz mı mesela ya da anlatacağı çok şey varsa yazmamalı mı?

Yazmak sanat olduğu kadar da belge niteliği taşır. Yerine göre iç açıcı yerine göre de suç teşkili.

Oysa ne güzeldir yazmak. İnsanlara bir şeyler aktarmak neden kötü olsun ki!

Yazmak sanattır bir yerde. Beşinci sanat olarak geçer. Edebi eser olarak nitelendirilir çıktıları da. Hangisi edebi hangisi değil başka bir tartışma konusu.

Yazmak bir sesleniştir. Tek tek diyeceğinize söyleyeceğinizi, toplu hitap etmektir insanlara. “Ey insanlık…” diye başlamayız tabi ki söze.

Yazıyor işte yazanlar. Derdi, kederi, doğruyu, yanlışı, varı yoğu. Yazanların zaten elindeki tek silah da kalemdir ve oldukça da güçlüdür; kılıçtan keskin, dedikleri.

Yazarlar ve çizerler işte… Olanı, olmayanı, olmayacağı ve olabileceği. İnsanların kalemi var diye neden farklı kategorilendirilsin ki?

Doludizgin yazmak gerekir her şeyi… Ne kadar tutar ne kadar gerçekçi olur bilinmez. İnsanların beynini okuyamadığımıza göre yazılanları okuyacağız mecburen.

Okumak da ayrı bir zevktir. Devir teknoloji devri olsa da okumanın keyfini alanlar hala var. Kimisi de dijitalleşmeden yana okumak yerine.

Bir yandan da hem gerçekçi hem akılcı da yazılmalı konu ne olursa olsun. Okuyanı yakalamalı her yandan. Kendini bulabilmeli insan okudukça. Belki bir yerde de aklını devşirmeli.

Okundukça da yazılmalı her şey. Ne kadar da aydınlatıcı yazılırsa o kadar güzel olmalı okunan. Aydınlatıcı oldukça da uyanmalı insanlar. Hayal dünyasından çıkıp gerçeklere eğilmeli insanlar okudukça. Yazılması da okunması da ne kadar da faydalı olsa da kimisi de tehlikeli olabiliyor işte.

Suç şimdi yazanın mı yoksa kalemin mi?

Bütün suç kalemin aslında; aklımızdan her geçeni de yazmak zorunda değil…

Yazar ve Şair Betül FIRAT

Yorum Yap