DOĞAMIZIN GEREĞİ

Sadece gözlemlerime dayanmak istiyorum. Bir tek benim sanırdım. Benim gibiler de öyle sanıyormuş meğer yalnız olmadığımı o zaman anladım. Evet, engeliydim ben. Kendine özgü yapıları, ruh hallerim var ama nihayetinde hepimiz insanız. Böyle konuşsak da biraz farklıyız sanırım. Olaylara bakış açımız bile farklı olsa gerek. Dünyanın onca yükünü çektikten sonra anlıyor insan. 

 “Yoğun yaşarız.”

Engelliler herkesten yoğun yaşarlar duygularını. Duygu dediysem çiçek, böcek gelmesin aklınıza sadece. Sevgilerini hani karşısındaki bilmese de olabildiğince hissederek yaşarlar. Nefretleri de doludizgindir. Bir şeyden, bir kimseden soğuduysa yürekleri ömür boyu geçmez; hani kin de denilemez buna, bir daha ısınmaz yürekleri.  Ama en kötüsü de her gözde sevgi, şefkat, merhamet aramakmış. İllaki aşk olmaz da her anlamda ararlar bunu. Ajitasyon değildir bu. Sadece kalpleri kirlenmemiştir, kötülük beklemezler o kadar. Belki biraz yardıma ihtiyaç duyduklarından, belki de doğalarında var.

En güzel duygular.”

En güzel duyguları ise düşünceleridir. Karşısındakinin yerine kendilerini koyup düşünebilirler çoğunun aksine. Çoğu şeyi içlerine gömmeleri bundandır kim bilir. Ben olsaydım ne yapardım, diyebilirler durumlar karşısında.  Belki de insanı, insanlığı en iyi anlayabilecek kimselerdir onlar. Allah sevdiği kula verirmiş ya eziyeti, araları iyi midir bilmez ama “Bugün de şükür, bu halimize de şükür.” diyenlerdir onlar. Mücadelenin hazzını en iyi yaşayanlar, ne olursa olsun vazgeçmeyenlerdir. Sapasağlam bir yürekleri vardır. Taştan, kayadan değil ama dayanıklı. Bazen de çok aksi, çekilmez olurlar.  O da doğalarının bir parçası. Hangi insan canı yanarken, vücut aksamlarından biri sızlarken gülebilir ki? İğne batsa canı acır insanın.  Yine de sezdirmezler acılarını, kaçırırlar gözlerini; söylüyorlarsa da bilin ki kat ve katını çekiyorlardır emin olun. “Dünden daha iyiyim bugün, yarın daha da iyi olacak.” derler. Ve inanırlar yarının daha iyi olacağına. Aldıkları her nefeste inanırlar, yarın güneşli güzel bir gün olacak diye…          

Biraz kırılgan!

Biraz böyledirler işte. Biraz da kırılgan, alıngan, içine kapanık olurlar. Eeee… dedik ya doğalarının gereği. Siz siz olun ne yoklarmış gibi ne de varlarmış gibi davranın. Sonuçta hepsi ayrı birer insan ve ayrı şekillenmiş kişilikleri var. Bunların üstüne de tanıdıklarınızın huyunu suyunu ekleyin işte. Tanımak, anlamak bu kadar basit.

Yazar ve Şair Betül FIRAT

Yorum Yap