KADIN

Kadınlar çiçektir. Kadınlar tabii ki çiçektir. Dikelim kadınları saksıya, koyalım cam kenarına; nazlı nazlı süzülsünler orada. Seyre doyamayalım kadınlarımızı. Biri gelip dalını kırsın sonra, biri sulamayı unutsun, biri suyunu fazla kaçırsın, biri yerini beğenmeyip değiştirsin. Biri de gelip bilmem kaçıncı kattan yanlışlıkla düşürsün mesela. Dünyaya çiçek olarak geldik çünkü. Sessiz sedasız nasıl bakılırsa o kadar var olabilen çiçekler. Sormaya gerek mi var efendiler halini hatırını, hayalini, isteğini. Yok, hiç gerek yok bence. Nasıl olsa alışmış saksıda çiçek olmaya. Kimisi de meyve verir, kimi rengârenktir ya hani hoşumuza gider. Güneşe yüzünü dönüp de parlayınca ihtişamıyla cam kenarından bile alınır hani.

Ne yapıyor bu kadınlar mesela? Neden bir türlü alamıyorsunuz hırsınızı?

Doğuran-bakan kadın, eşin kadın, kızın kadın, ablan, akraban, arkadaşın kadın kadın, kadın. Ne yaptı bu kadınlar size de bir türlü dinmedi öfkeniz. Kendini yetiştirdi diye mi, artık itaat etmiyor mu, egonuz mu zedelendi, egemenliği ellerine mi almaya başladılar, kendilerinin de bu toplumda ve hatta dünyada birey olduklarını söyleyip; istekleri, hayalleri olabileceğini mi dile getirdiler yoksa? Biz de varız mı dediler yoksa.

Ne yaptı kadınlar size?

Sıkı giyin üşütme demiştir, yemeğini mutlaka bitir demiştir, ben olmasam da kendine iyi bak demiştir en fazla. Tenceremi kaynatayım evimize iyi bak demiştir, çocuğun-evin eksiği var demiştir; kendinin tamamlanamayan yanlarını görmezden gelerek. En fazla biraz başım ağrıyor demiştir. Köle değilim ben de demiş olabilir.

Kadın ne olarak anlatıldı size?

Kendi başına karar veremez, yaşamak için birilerine muhtaçtır. Ailesinde hizmetçi olarak kadroludur ya da zincirli köle olabilirler. Aldatmaya, sömürmeye, aşağılamaya, şiddete, can almaya doyamadığınız canlılardır kadınlar. Sürekli örselediğimiz; üzülür mü, kırılır mı, canı acır mı diye düşünmediğiniz. Dışarıda hanımefendi, evde aşçı vs. diye her yaşam alnında nasıl olunmasının gerektiğinin özellikle belirtildiği; sürekli sınırlar çizdiğimiz, belirli roller verdiğimiz canlılar. Kadın kısmı dediğimiz çiçeklerimiz midir kadınlar?

Böyle mi öğretildi size?

Durum böyleyse hep beraber suçluyuz çünkü.

Ben yetiştirdim suçluyum, ben izin verdim suçluyum, ben zamanında kadın olduğumu, birey olduğumu hatırlamadım, ben de varım demedim, bu hayata kendim için geldim kimse için ölmem demedim. Suçlu benim. Suçlu aramıyorum, bir yerde kan dökülüyorsa eğer tek bir suçlu aramayın. Hepimizin suçu, ayıbıdır bu. Bu toplumu biz yarattık, değerini biz düşürdük; bu canları biz yaktık.

Kadın (TDK): 18 Yaşını geçmiş erişkin dişi, tanımımız.

Köle, hizmetçi, eşya, meta, nesne, madde vs… değil sadece insandır, bireydir kadınlar. Akılları olan, düşünebilen, hayal kuran, yapmak istedikleri olan, yapmak istemedikleri olan, kendi hayatlarına karar verebilecek yetide olan, ben de varım diyecek kapasitede olan bireylerdir. Doktor, mühendis, avukat, öğretmen, hâkim, asker, garson, aşçı vs. olabilir kadınlar. Herhangi bir duygusal ilişkiyi istemeyen, ilişkide ayrılan taraf, ömrü boyunca sırtında taşımak istemeyen taraf olabilir kadınlar. Adam gibi değil kadın gibi kadınlar olmalıdırlar ve de. Saksılarınız boş kalacak ama kadınlar çiçek değildir; istediğiniz zaman istediğiniz gibi davrandığınız. Çocuklarınızı da bu şekilde yetiştirip, ilk öğrenmeleri gereken şey saygıyı; insana, kadına, çocuğa, hayvanlara, doğaya saygı duymayı öğretin. Yeni nesil bunları bilerek, bunlara dikkat ederek yetişsin ki; kadınlar değil sadece dünya çiçek gibi olsun.

Yazar ve Şair Betül FIRAT

Yorum Yap