KADER DİYE GEÇME

Kader… Kader… Kader… Her şeyi kadere bağlamak da insanlığın ilk bahanesi olmakta. İnsanlar kendilerine toz kondurmadıkları için her şeyin suçunu kadere atmakta.

Akla tek soru geliyor bu durumda; “İnsanın hiç mi suçu yok kaderinde?”.

İnsanlar bazen de yaşayacaklarına kendileri zemin hazırlamakta. Belki çabası az gelir bazen de yeteri kadar özenilmemiştir aslında.

Kaderi suçlamak insanların kendisiyle yüzleşmesinden zordur genelde. Herkes kendisini de kabullenmediği için daha zor gelir kendi hataları.

İyiyse bizden kötüyse kaderdendir, diyerek işin içinden sıyrılmak en kolayıdır.

Hatalardan ders çıkarılmadığı takdirde de hayat suçlanmaya devam edilecektir.

Bugünün biletinin dünden kesildiği kimsenin aklına gelmez oysa. Yarına bir bilet alacaksak da bugünden hazırlanır yeri aslında.

Herkes iyiyi güzeli umut eder ama çok azı çabalar bunun için.

Elbet de elimizde olmayan şeyler için kader diyebiliriz ama elimizde olup da yerine getirmediğimiz koşullar için de kimseyi suçlamamak gerekir.

Bir şeyler ters gidiyorsa ya eksik bir parça vardır ya da bir yerde yanlış bir parça vardır.

Önemli olan sorunun kaynağını bulup düzeltebilmekte olsa gerek.

Kadere yüklendiğimiz kadar kendimizi sorgulamış olsak belki de çözülecek tüm düğümler.

Hayata pamuk iplikleriyle bağlıyken ihmalkarlık için payımız yok aslında.

Yanlış konulan tuğlaların zeminin sağlamlığını etkileyeceğini bilmek için mühendis olunması gerekmediği gibi hayatta eksik yaptığımız her şeyin de bizi sarsacağını bilmemiz gerekir.

Bazen de fazlasını yaptığımızdan kaynaklanır; ölçülü olmak değimi de zaten buradan gelir. Ölçüyü nerede kaçırdıysak hayatımız da o noktada düğümlenir zaten.

Kaderi suçlamak yerine düğümün yerini bulup çözmek daha akçıldır.

Kendinizden ve düğümleri çözmekten uzun süre kaçamayacağınızı da bilmeniz gerekir ve ne zaman çözerseniz kaderinizin de o zaman değişeceğini unutmamanız gerekir.

Yazar ve Şair Betül FIRAT

Yorum Yap