KADİRŞİNASLIKLAR

Son zamanlarda iyilik yapıp denize atmaktansa iyilik yapanları atmaya başladık. Ne kadar kadirşinas olduğumuzu bir kere daha göstermiş olduk.

İnsan insana her zaman gerekli tabi ama biz artık insanları sadece keyfimiz için tutar olduk. Biri işimize yaramıyorsa muhabbeti kestik.

Önceden yapılan güzellikleri de unutur olduk neticede. Birbirimize sırt döner olduk.

Nedeni nedir bilinmez ama gidişat bu yönde ilerlemeye başladı. “Aman, boş ver.” Cümlelerini sık duyar olduk.

Hal hatır bilmez hallerde çıkar çatışmalarının ortasında kaldık sonuç olarak.

Dün taptığımızı bugün taşlamamızın başka bir açıklaması olamaz.

Öyle bir hale geldik ki insanlar birbirinden bir şey isteyecek veya birbirlerine bir yararı dokunacak diye selam vermeyi bile kesenleri gördük.

Belki de minnet duygumuzu kaybettik. Karşımızdaki bize iyilik yapmak zorundaymış gibi hissettik. Olabilir mi, tabi ki olabilir.

Diğer insanların bize hizmet etmek için var olduğunu sanmış da olabiliriz.

Her şey karşılıklı değildir elbet. Kimse yaptıklarını bir başkasının gözüne sokmak istemez ya da yaptım demek için yapmaz.

Yine de iyi bir şey yaptıysanız başkaları için en azından bir minnet duygusu ya da bir teşekkür etmek veya insanlık içinse yapılan takdir etmek de bu kadar zor olmamalı.

Sorun sizin yapıyor oluşunuz mu acaba, sizin yapmanız ve başkalarının kılını dahi kıpırdatmaması olabilir mi? Belki de tam olarak da sorun budur.

Başkaları insanlık ve çevresi için bir şey yapmıyorken sizin yapıyor oluşunuz rahatsız etmiştir, kim bilir. Sizin fazla şey yapmanız da göze gelmiştir ya da karşınızdakine ağır gelmiştir.

Sonuç olarak meyve veren ağacı taşladığımız gibi güzel kalpli insanları da taşlamaya başladık.

Bir faaliyeti biz yapamıyorsak kimse yapmasın diye kem gözle bakmaya başladık.

Ortaya bir şey koyamayan insanlar en azından faaliyette bulunanları takdir edebilirlerdi ama nedense karalamayı uygun gördük.

Kaybettik biz minnet duygumuzu; kadirşinaslık falan da kalmadı işte.

Yazar ve Şair Betül FIRAT

Yorum Yap