Öncelikle hayata tozpembe bırakmayı bir kenara bırakacak olursak sorunsuz bir dünyanın da olmayacağını kabullenmek gerekli. Sadece daha yaşanılır bir dünya beklentimiz olur.
Sorunsuz bir dünya maalesef ki yok. Ya bu deveyi güdeceğiz ya güdeceğiz.
Hiçbir sıkıntının baki olmadığı da bir gerçek ama içinde yaşarken anlık da olsa canımız yakmakta tabii ki.
İnsanlar ne yazık ki sürekli sorunları sayıklamakta ve odak noktası hep bunlar olmakta.
Ne kadar sıkıntı sayarsak o kadar dikkat çekilecekmiş gibi gelir ama sürekli eksikleri sayarken çözümü göremediğimiz de bir gerçek.
Durum bu oldukça da bir süre sonra çözüm üretemez hale gelmek de kaçınılmaz.
Aslında her sorun kendi çözümünü de içinde barındırmakta ve sorun varsa mutlaka bir çözümü de bulunmakta.
Tek yapmamız gereken çözüm odaklı olup sorunlardan uzaklaşıp çözüm arayışına girmek.
Her zaman bir çıkış olabileceği gibi çözümsüz kangren olmuş sorunlar da bulunmakta tabii ki. Sorunları çözemediğimiz bu noktada ise bunlarla nasıl yaşayacağımızı öğrenmektir.
Hayatımızdaki pürüzleri yok etmek istersek önce pürüzlerin nedenini bilmemiz gerekli olmakta. Gideremediğimiz her pürüz hayatımıza alacağımız bir sorun olarak geri dönebilmekte.
En iyisi yapılacaklar ve yapılmayacaklar listesi oluşturmak gerekli yine her şeyde olduğu gibi. En azından neyin sorun olduğunu neyin olmadığını net görebilmek için etkili bir yöntem olabilir.
Her konuda olduğu gibi sorunlarında (büyük olmadıkça) göreceli olduğunu bilmeyi söylemek gerekir. Size göre sorun olan bir şey başkasına göre sorun olmayabilir.
Diğer bir bakış açısı da bir şey bütün insanlığı ilgilendiriyor ve insanlığa zarar veriyorsa sorun olabiliyor. Herkesin derdi kendine dağ misali; kiminin ayakkabısı dar gelir kimin çiftliği.
O yüzden de çözüm arayışına girerken öncelikle bir sorun olup olmadığına karar vermek gerekir ve belki de basit çözümlerle giderilebilir.
Hayatta sorun olur ya çözüm odaklı olmak gerek ya da sorun yapmamak.
Yazar ve Şair Betül FIRAT