Tesadüflere inanırız genelde. Peki ya tesadüf diye bir şey yoksa? Her şey tam olması gerektiği zamanda tam olması gerektiği gibiyse?
Biraz tinsel bir konu da olsa tesadüflerin hem var olduğunu hem de olmadığını düşünmek mümkün.
Ayağımız taşa takıldığı zaman kader deriz; istediğimiz bir şey olduğunda da tam zamanında gelen güzellik olarak görürüz.
Tesadüfe inanmakta başımıza gelen hadiselerle doğru orantılı olsa gerek. Biraz da niyet önemli tabii ki. Kimse siz takılın diye yollara taş serpmemiştir emin olun.
Bazı şeylerde vardır ki tesadüfe de sığmaz. Yani kendiliğinden gelen şeyler olduğunu düşünmekte zorlanırsınız.
Göz göre göre gelen felaketler gibi bazı şeylerin de tesadüfle alakası yoktur. Ya da bile isteye geçtiğiniz yolların da bir suçu olamaz.
Başarı da böyledir ki hiçbir başarı tesadüf olamaz. Çalışmış ve emek vermişsinizdir; başarının size gelmemesi tezat olurdu.
Bazıları da vermediği emeğin yemeğini tesadüfen yemeyi beklerler ki genelde sonu hayal kırıklığıdır.
Zaman her şeyi çözer belki ama tesadüfen gelecekleri çözmeyebilir. Herhangi bir konuda etkinliğiniz ve yetkinliğiniz yoksa tesadüfen olmasını beklemek de boşa zaman kaybıdır.
Hayat bir talih oyunu olmadığı gibi belli şartları da olgunlaştırmanızın gerektiği aşikârdır. Tabii ki bu konuda da biraz şansa ihtiyacımız olduğu açıktır.
Kimi zaman ne kadar da kabahati kadere ve şansa bağlasak da gülün bülbüle, karganın çöplüğe götüreceği de gün gibi ortada olmaktadır.
Hayatta hangi yoldan geçeceğinizi; yolun nasıl olduğunu bilmiyor olsanız da biraz da kendiniz seçersiniz.
Her şey kaderle alakalı olabilir ama düşünmek, aklı kullanmak ve doğru kararı verebilme yetisine sahip olmak da sizin elinizde.
O yüzdendir ki hiçbir şeyi tesadüfe bırakmamak gerekir.
Yazar ve Şair Betül FIRAT